Yayın Tarihi: 22.07.2018
Onka hakkında bilgi verir misiniz?
Onka, bünyesinde bulunduğu grubun genel ürün yelpazesinin bir bölümünü imal ederek 1986 yılında sektöre adım attı. Ürünlerin Onka adıyla sektöre sunulması ise 1994 yılında gerçekleştirildi. 1997’de iki kardeşimle birlikte Onka şirketinin tüm hisselerini devraldım. Amacımız her şeyi yapan değil kendi konusunda uzman olan bir şirket yaratmaktı. Bunun için de panonun içerisinde yer alan kablo bağlantı elemanları ve daha özelde ise ray klemenslerin üretimine odaklandık. Marka olma ve sektörün önemli oyuncuları arasında yer alma hedefimize ulaşabilmek için dünya standartlarında üretim yaptık. Şu anda bu ürün grubunda faaliyet gösteren 2 yerli şirketten birisiyiz. Markamızı oluştururken izlediğimiz strateji, ürün kalitesinden taviz vermemekti. Hatasız ürünler imal etmeye gayret gösterdik. Bunu başarmak için az satış yapmayı göze aldık. Türkiye’deki ticari faaliyetlerimizi Elektrokar Elektrik Malzemeleri San. ve Tic. Ltd. Şti. adlı ikinci bir firma kanalıyla yürütüyoruz Yine Onka bünyesinde yer alan bu şirket, hem bizim ürünlerimizin hem de farklı markaların satışını gerçekleştiriyor. Üretimimizi son 1 yıla kadar atölye türü yerlerde sürdürdük. 2008’de ise GEPOSB’da bulunan 4 bin metrekarelik tesisimize taşındık. Burada çevreye duyarlılığımızın kanıtı olan bir arıtma tesisi kurduk. Ayrıca Onka’nın İzmir, Ankara ve Adana’da bölge müdürlükleri bulunuyor.
Ürün gruplarınız ve özellikleri hakkında neler söyleyeceksiniz?
Kapalı tip ray klemensi Türkiye’de ilk uygulayan firmayız. Bu yöntem, izolasyon açısından oldukça faydalı. Çünkü, elektrik arkı sırasında elektriğin hangi noktaya kadar yükseleceğini kestirmek çok zordur. Bu nedenle ürünün izolasyonunun iki noktadan yapılması oldukça önemlidir. Bize ait tüm ürünlerin tasarım tescil belgeleri bulunuyor. Ayrıca yurtiçi ve yurtdışı birçok kalite belgesi ile RoHS sertifikasına ve CE belgesine sahibiz. Sıra klemens ve aksesuarları konusunda Türkiye’nin önemli firmaları arasındayız. Kablo pabuçlarında da iddialıyız. Onka tarafından üretilen kablo pabucu ile piyasadaki standart bir ürün arasında yüzde 30’a yakın gramaj farkı vardır. Kablo pabucunun et kalınlığını düşürerek gramajı azaltmak mümkündür. Yalnız, bu üründen elektrik geçeceğini unutmamak gerekiyor. Elektrik ince kesitten geçerken ısınmaya neden olur. Bu da yangın çıkma ihtimalini artırır. Tüm bunları göz önünde bulunduran firmamız, standartlara uygun üretimiyle söz konusu riskleri ortadan kaldırmaktadır. Herkes, Türkiye’de bazı belgeleri alabiliyor. Ancak bunlarda belirtilen standartlarda üretim yapılıp yapılmadığının daha sıkı kontrol edilmesi gerekiyor. Elektrikle şaka olmaz. Bu nedenle kaliteden taviz verilmemelidir. Kaliteden taviz vererek ürün fiyatlarını düşürenlere itibar gösterilmemelidir. Firma olarak yeni ürün gruplarını gündemimize almış durumdayız. Bunların arasında ray klemenslerin değişik versiyonları ve ray klemenslere ait elektronik bölümleri de yer alıyor. Mevcut ürün yelpazemizin bu sektörün en eski Avrupa firmalarının yüzde 15’i civarında olduğunu düşünüyorum. Bu da uzun bir yolumuz olduğunu gösteriyor.
Yurtdışındaki çalışmalarınızdan bahseder misiniz?
Krizden çıkış yolunun ihracatta olduğunu bilen firmamız, yurtdışı çalışmalarına ciddi anlamda ağırlık verdi. Bunun sonucu olarak da iç pazar hacminde bir miktar daralma yaşanmasına rağmen yabancı ülkelerdeki satış grafiğimizi yükselttik. Bir ülkede bayi teşkilatını kuruyor ve onu her anlamda destekliyoruz. Dış ticaret konusunda uzman bir ekibimiz var. Bunlar yurtdışı temasları sırasında ürünlerimizi tanıtıyor.
Yeni tesis, Onka’nın üretim verimliliğini ve kapasitesini nasıl etkiledi?
Daha önce DES sanayi sitesindeki atölye tarzı yerlerde üretim gerçekleştiriyorduk. Bu atölye tarzı yerlerin büyüklüğü bin 200 metrekare civarındaydı. Yeni tesise taşınmadan önce üretim alanının genişlemesiyle birlikte yeni elemanlara ihtiyaç duyacağımızı düşünüyorduk. İlave personel sayısının ise 30-40 arasında olacağını hesaplıyorduk. Ancak, yeni işletmeye taşındığımızda var olan personelin yüzde 30 daha verimli çalıştığını gördük. Bunu daha hijyenik ve ferah bir ortamın personeli motive etmesine bağlıyoruz. Yeni yerimize taşınmamızla birlikte ciddi anlamda makina yatırımları da yaptık. Ancak, birim eleman bazındaki verim artışımız, az önce de söylediğim gibi yüzde 30-40 olarak gerçekleşti. Makina ilavesiyle sağlanan toplam üretim kapasitesi artışı ise yüzde 25 oldu. İmal edilen ürünlerin çeşidini gerekli kalıpların ve uygun altyapının hazırlanmasıyla birlikte artırma yönündeki çalışmalarımız sürmektedir.
İhracat yaptığınız ülkeler konusunda açıklama yapar mısınız?
İhracat yaptığımız ülkelerin ilk sırasında Dubai yer alıyor. Onu Mısır izliyor. İran, Suriye, Irak, Libya, Cezayir, Fas, Tunus’a da ürün satıyoruz. Avrupa’da ise Bulgaristan, Romanya, Ukrayna, Rusya, Macaristan, Polonya, Çek Cumhuriyeti, Fransa ve Almanya var. Fransa ve Almanya’ya mal satabiliyor olmayı şirketimiz açısından önemli bir başarı olarak görüyoruz. İtalya ile görüşmelerimiz sürüyor. Arnavutluk´a, Yugoslavya’dan ayrılan ülkelere ve Türk Cumhuriyetleri’ne de mal veriyoruz. Pakistan pazarına çok ciddi adetlerde ürün satıyoruz. Hindistan’a ihracat yapmak için yürüttüğümüz çalışmaların sonuna gelmek üzereyiz. Büyük ihtimalle 1 ay içerisinde ülkeye bir ziyaret gerçekleştireceğiz. Bu gelişme dünya pazarında rekabet edebilir bir firma olduğumuzu gösteriyor.
Satış sonrası hizmeti veriyor musunuz?
Ürünlerimiz için neredeyse sınırsız garanti veriyoruz. Onka tarafından imal edilen bir ürünü sorun çıkardığı anda değiştiriyoruz. Müşteriyi satın aldığı ürünü kullanmadan önce bilgilendiren bir ekibe de sahibiz. Bu kişiler, piyasadaki sorunları tespit ediyor ve çözüm getiriyor.
Onka’nın kriz stratejisini bizimle paylaşır mısınız?
İhracatı önemsiyoruz. İç piyasadaki koşumuzu ise iş potansiyelinden bağımsız olarak sürdürüyoruz. İşler çok iyiyken herkes koşturuyor. Ama, kriz zamanlarında pek böyle yapılmıyor. Piyasada az iş var. Firmalar, bu kadar az iş için masraf yapmaktan kaçıyor. Yani ticari giderleri kısıyor. Onka olarak böyle bir şey yapmıyoruz. Eskiden var olan 100 işin 10’unu alıyorduk. Şimdi de aynı sayıda iş alıyoruz. Sektörün geneli açısından ise böyle bir tablo çizmek pek mümkün görünmüyor. Sektör temsilcileri olarak yatırıma devam etmemiz gerektiğini düşünüyorum. Çünkü, kriz nedeniyle birçok şeyin fiyatı düştü ve maddi anlamda yatırım için ideal bir ortam oluştu. Sektörümüzde sermaye yetersizliği yaşanmaktadır. Bu durumun düzeltilmesi için hükümet tarafından bazı girişimler yapılıyor. İşin krediler boyutunda ise bir sorun var. Bu da, krediyi alacak kişinin teminat olarak gösterecek enstrümanlara sahip olmayışı. Kredi Garanti Fonu adlı fon var. Bunun daha aktif çalıştırılarak sektöre yıllarca hizmet etmiş firmaların kredilerinin bir bölümünün bu fon tarafından garanti altına alınması gerekiyor. Burada kriter, kişinin veya şirketin kredi için gösterdiği teminat yerine geçmişi olmalıdır. Herkes, işletmesinin devamlılığını sağlamaya çalışıyor. Kimse, bu kredileri alıp devleti dolandırmaya çalışmıyor. Kaldı ki doğacak katma değer bu ülkeye her konuda fayda sağlar.